2 Kasım 1943, Karaçay-Malkar halkı için tarihin en acı dolu sayfalarından biridir. Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin’in emriyle Karaçay-Malkar halkı, Nazilerle işbirliği yaptıkları iddiasıyla topraklarından koparılarak Orta Asya’ya sürgüne gönderildi. Sürgün sırasında on binlerce insan yollarda açlık, soğuk ve hastalık gibi zorlu koşullarla karşı karşıya kaldı, binlerce kişi hayatını kaybetti. Bu sürgün, Karaçay-Malkar halkının hafızasında derin bir yara olarak kalmaya devam ediyor.
Sürgün kararı, Sovyet yönetiminin Orta Asya ve Sibirya gibi uzak bölgelere farklı halkları yerleştirerek nüfus yapısını değiştirme politikasının bir parçasıydı. Sürgün edilen Karaçay-Malkar halkı, Kazakistan, Kırgızistan ve Sibirya’nın çeşitli bölgelerine zorunlu olarak gönderildi. Topraklarından zorla koparılan halk, gittikleri bölgelerde zorlu koşullarda hayatta kalma mücadelesi verdi. Ailelerinden ve köklerinden koparılan Karaçay-Malkarlar, yeni yaşam koşullarına uyum sağlamaya çalışırken kültürel ve toplumsal yapılarında da büyük kayıplar yaşadı.
Karaçay-Malkar halkının sürgünü, Sovyetlerin “suçlu halklar” politikası çerçevesinde zorla yerinden edilen birçok halktan biri olarak tarihteki yerini aldı. Bu olay, Karaçay-Malkar halkının kimliğini ve kültürünü derinden etkiledi; yıllar boyunca halk bu travmanın izlerini taşıdı. Sürgünden sağ dönen Karaçay-Malkarlar, yıllar sonra memleketlerine dönebilme imkanına kavuşsalar da, sürgünün acı hatıraları hâlâ canlılığını koruyor.
Bu trajik olay, Karaçay-Malkar halkının tarihindeki acı bir dönemi simgeliyor ve her yıl anma etkinlikleriyle hatırlanıyor.